6 Mayıs 2012 Pazar

Kore Dizilerine Nasıl Başladım?


Kore fanlığım aslında bir diziyle değil, filmle başladı. A Moment To Remember’ı çoğunuz bilirsiniz. Hatırlanacak Bir Anı olarak çevrildi Türkçe ’ye. İzler izlemez çok hoşuma gitti, hatta ağladım. Belki herkes benim kadar sevmiyordur ama benim için yeri çok ayrı. Tabi benim o aralar Kore’yle uzaktan yakından ilgim yok.

 Çekiklerin filmi diye de uzun süre bekletmiştim bilgisayarımda. İzledikten sonra sevdim sevmesine ama sınav yılım, araştırmayı falan önce hiç düşünmedim. Sonra nerden esti bilmiyorum internete girip neyin nesi olduğunu öğrendim. Güney Kore filmiymiş meğer. Bayan oyuncu, Son Ye Jin, çok hoşuma gittiği için izlerken önce onu araştırdım. Personal Taste diye bir dizisi varmış. Rengârenk, yepyeni görünen bir dizi. Erkek başrol, Lee Min Ho, da çok tatlı görünüyordu fotoğraflarda. Ama öyle çok sevilmiş, harika falan yazmıyordu çok yerde. 





İzleyeceksem en beğenilenden başlayayayım dedim ve Boys Over Flowers böylece ilk Kore dizim oldu. Şimdi bir çok kişi Geum Jan Di’yi beğenmiyor, kötü giyindiğini, aptalca davrandığını, berbat yürüdüğünü söylüyorlar. Bense belki ilk izlediğim dizi olduğu için belki de toleransım çok olduğu için sevinerek kabullenmiştim Geum Jan Di’yi, hatta kabullenmek ne demek en sevdiğim oyuncu oluvermişti bir anda. Sinir olduğum yönleri vardı tabii. Ama Goo Jun Pyo’ya da arada sinir oluyordum. Birbirlerini çok güzel dengeliyorlardı. Gülümsemesi, bembeyaz pürüzsüz teni hoşuma gidiyordu. 

Diziden sonra sıkı bir Lee Min Ho ve Kim Hyun Joong fanıydım. Ve Kore dizilerini bırakamayacağımı yavaş yavaş hissetmeye başlamıştım.Çünkü çok saf ve temizdi aşk. Büyüktü ama başkalarına zarar vermek istemiyordu. Ne Türk dizilerindeki, aşk herşeyden büyüktür düsturuyla aşk için çevresindekilere zarar veriyorlar, ne de Amerikan dizilerindeki gibi birden öpüşüp koklaşmaya, kırıştırmaya başlıyorlardı. Utanma vardı. Hem kız hem erkek utanıyordu bir kere. Öyle sınırsızca, doyasıya gözümüze soka soka öpüşmüyorlardı, hiç çirkinleşmiyorladı. Sonra başkasının aşkına saygı da vardı. 




Ji Hoo sunbaemiz sırf sevdiği kızın mutluluğu için ondan vazgeçmiş, defalarca Goo Jun Pyo’yla arasını yapmıştı. Çocuksu karakterlerini her daim korudular. Yetişkin gibi düşünüp, öyle hissettiler, öyle davrandılar ama çocuk ruhlarını kaybetmediler. 

Neşeli yönleri hep vardı. Birbirlerine 100.000 wonluk kahve ısmarlamaları da Goo Jun Pyo’nun Namsan Kulesi’nin yanında karlı bir kış günü saatlerce Jan Di’yi beklemesi de unutulmazdı. Beraber kaldıkları ilk gece Jun Pyo’nun duvara yazdığı yazı, Jan Di’ye müzayededen  alıp hediye ettiği yüzme gözlüğü, saatlerce karda Jan Di’yi araması bizim de kalbimizi fethetti. Ve hafızasını kaybedip Jan Di’yi kaybettiğinde, Çin’e gidip işlerin başına geçip onu reddettiğinde biz de üzüldük. Jun Pyo’nun iyilik nedir bilmeyen annesinin yaptıklarına belki ikisinden de çok kızdık. Bu diziler hem gerçek hem masaldı. Öyle bir an geliyordu ki böyle aşk olmaz diyordum, onlar daha çocuk diyordum. Ama ikisi de olgundu. Ne yaptıklarının farkındaydı. Bu sebeplerden yine zamanım olsa yine izlerim dediğim dizilerden Boys Over Flowers. Sadece zengin fakir kavgası değil çünkü.

Beni böylesine etkileyen bir diziden sonra öylece bırakmadım tabii ki. Kanıma işlemişti bir kere Kore severlik. Personal Taste’i izledim çünkü Kim Hyun Joong’un gözümdeki imajı bambaşkaydı ve bozulmasına dayanamazdım. Jun Pyo’nun da kıvırcık saçlarından kurtulacak ve bana Kore’yi sevdiren filmdeki Son Ye Jin’i bir projede daha izlemiş olacaktım. İnsanlar Son Ye Jin’i de sevmezler ama onu da sevmiştim ben. Bu dizide biraz sönük gelebilir pek çok insana Lee Min Ho’nun yanında. Ama senaryo o kadar güzel ki hiç de öyle olmamış. Bu dizi diğer Kore dizilerinden biraz farklı. Bu sefer bayan oyuncu uzun uzun süre diğerinin peşinde koşmak zorunda kalıyor. Ama güzel mi dersen, güzel. Hem romantik hem dram hem de komedi. Bir de mutlu son eklenince tadından yenmez bir dizi daha ekleniyor listeye.

Personal Taste’den sonra Kore fanlığım iyice büyüdü ve aşağıdaki dizileri izledim. Hala da izliyorum. Ara verdiğm oldu, okul vardı, sınavım vardı, biraz ben Amerika dizilerine sardım. Ama şimdi yine aynı sevgiyle geri döndüm. Belki en sevdiğim dizi artık Boys Over Flowers değil ama ona sevgim azalmadı, sadece daha da çok sevdiklerim oldu. Hepsinden de ilerde bahsetmek isterim. Maalesef zaman büyük bir silici ve izlediğim tüm dizileri sevsem dekarakterlerin isimlerini unutuyorum, olayları unutuyorum ve yazmak için gözden geçirmem gerekiyor. Yine izlemeye, izledikçe yazmaya devam edeceğim ve okuyan herkese çok teşekkür ediyorum. Kumabsimnidaa Kamsahamnidaa Kumaooo J

9 ends 2 outs / 49 days / A love to kill / Beethoven Virus / Birdie Buddy (yarısında kaldım) / Boys Over Flowers / Brilliant Legacy / Can You Hear My Heart? / City Hunter / Coffee Prince / Dream High / Düşlerimin Prensi / Fashion King (hala devam ediyor) / Full House / I’m Sorry I love you / Iris (yarısında kaldım) / Lie To Me / Love Rain (hala devam ediyor) / Mary Stayed Out All Night / Mee too, flower / My Girl / My Girlfriend is a Gumiho / My Princess / Oh My Lady / Personal Taste / Playful Kiss / Prosecutor Princess / Protect The Boss / Scent of a Woman / Secret Garden (yarısındayım) / Sungkyunkwan Scandal / The Musical / The Princess’ Man / Will it snow for christmas? / Winter Sonata / Heartstrings

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder